Muhterem Sayın Bağyan Böğğğğ Hamfendi

Müzik ruhun kurşunsuz benzinidir efendim.
Gaz verir, haz verir, korku verir.
Birşeyler verir sonuçta.

Bencileyin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma uzmanı biri için bile müzik eleştirmeni sıfatı verdikten sonra, kim bilir daha kimlere neler vermesin!

-----------------

Hayatımda ilk defa böyle müzik albümü eleştirmeni gibi hissettim kendimi.
Şu MÖÖÖSS sınavlarında karşımıza sık sık çıkan ve ne idüklerini bir türlü net olarak öğrenemediğimiz eleştirmenler var ya...

Hah işte, onlar gibi oldum.

Daha yeni yeni oldum; çünkü dinlemeyi sevdiğim gruplar tembel yapıdalar.
Aynı hayranlarından benim olduğum gibi :))

Yatağa yatırmak isted..
Şey pardon, masaya yatırmak istediğim mevzu Otep bu sefer.
Sarışın, metalik, böğürük, satanik gibi görünse de hiç de satmayanik, dişi abla.

Çok süper bağırıyor bu.
Böyle kontrollü kontrollü. Bağırırken gazel okuyor, böğürürken taksim yapıyor, ciyaklarken ağlıyor falan.

Bir zamanlar tok ve temiz bir sesle şarkı söyleme isteğindeyken aklımı çelip brutal vokal yapma arzumu tetiklettiren hatun kişi var ya hani, size anlattıydım geçen gün kahvede, yolda görünce göstereyim demiştim ya.

Hah, bu o işte.

Hayatımda beğendiğim bir şarkıdan korktuğumu üç şarkıcıda hatırlıyorum:
Marilyn Manson: Sweet Dreams şarkısını dinlediğimde üç buçuk atmış, tuvalete evdeki tüm ışıkları açmadan giremez olmuştum. Klibini izlediğimde sinir krizi geçirdiğimi hatırlıyorum. Süt çocuğuydum, halen de öyle kalmaya niyetliyim. Zaten ara sıra hoş gelmesine rağmen oldum olası ne Marilyn'e tamamen ısınabildim, ne de yorumladığı diğer şarkılara.

Rammstein: Mein Teil şarkısını dinlediğimde bilumum müzik türlerini şöyle bir denemiştim. Otep'i zaten tanıyordum ama sarmamıştım henüz. Ürpertici gelmişti Mein Teil, ilk dinlediğimde. Zamanla alıştım ve şimdi pek yoğun duygular hissettirmiyor lakin dediğim gibi tırsmıştım zamanında.

Otep: Buried Alive şarkısını klibiyle birlikte izlemiştim ve gecenin bir yarısıydı, evde yalnızdım. Bir kadının öyle sinir krizine girip, melodik tarzda yırtınabileceğini hiç düşünmemiştim. Uzun süre dinlemedim zaten o manzaralardan sonra. Hani bir erkek şarkıcı yapsa aynı tarzda, pek tepki vermezdim. Lakin bir kadını hiç alışık olmadığım böyle bir halde görünce... Korktum lan :)))

Sevip de tırstığı olur muymuş insanın?
Oluyormuş valla işte.






-----------------

Derken bu bağıran abla bu ayın 18'inde (18/08/2009) yeni albüm çıkarttı.
Pek de güzel çıkarttı, çok da güzel çıkarttı.

Az önce edindim kendilerini (rapidshare sağ olsun :) )
Konserlerinde eskiden yaptığı gibi domuz kafasıyla, bir önceki albümünde edindiği tarzdaki gibi tüllere sarınmış olarak değil, yeni tarzıyla, Guy Fawkes maskesiyle, Yaşasın Anarşi mottosuyla (ki Babarşi varken, anarşi neymiş anlayamasam da... ), düzeni eleştiren ve Amerika'nın yedi ceddine hayır dua okuyan öğütleriyle çıktığından mütevellit, yeni albümünün adı da "Smash The Control Machine - Kontrol Mekanizmasını Parala (ehuehe)" olayazdı.

Albüm kapağını, pin-up girl'lerin moda olduğu reklamcılık yıllarındaki resim tarzıyla resmedilmiş olan klasik bir "Amerikan Ailesi" süslüyor.

Bu sefer Otep, daha önceki albümlerinin aksine gerçekten de bir ders vermek istiyor.
Bu güne kadar anlata anlata bitiremediği kendi hastalıklı, kustalıklı, işkence dolu bilinç altı dünyasından cark etmiş; gerçenk dünyaya dönmüş ve "gözlerinizi açın beyler, sucuk diye eşşşek eti satıyorlar size! Sen Rüstem amca, anana bacına eşşşek eti yedirir misin? Sen Maykıl emmi, neden güvelenmiş kazak giydiresin ki baldızına, torununa, torbana? Bu gidişe dur demeli artınk!" demeye başlamış.



Lakin böyle dersler verirken eski adetlerinden de kopmamış.
Yine mitolojiyi katmış, yine antik diller kullanmaya devam etmiş, ara sıra yine bilincinin altına çay kaave içmeye davet ediyor, histeri krizleri geçiriyor, ağlıyor.

Ve bakalım neler buyuruyor:

  • Rise, Rebel, Resist:
Hayranları büyük ihtimalle ezberlediler de unutup gittiler bu şarkıyı. Resmi sitesinde sağa sola "T cetveli" atıp sivrisinerk öldürmeye çalışan kanatlı bir gaz maskesini yönettiğimiz flash oyununu başarıyla bitirdiğimizde dinlemeye hak kazandığımız bir şarkıydı. (Allah'ım ben bu cümleyi tek seferde nasıl kurdum böyle !? )

"Saat efekti" adını verdiğim ve Otep dışında bir de "The Cell - Hücre" filminde rastladığım bir sesle giriş yapıp, tekerlememtrak bir fısıltıyla niyetini hafifçe belli edip, "My name is Otep ulan" diyerek doruğa çıkartan ve zank diye bitiren gaz bir parça.
"Calloused and exasperated" dediği kısımda sesiyle öyle bir oynuyorki gidip yanaklarını sıkmak istiyorsunuz.

Yeni tür bir sosyalist enternasyonal marşı diyelim biz buna, ama ne sosyalizmle ne enternasyonalle bir alakası var. Belki proleterya diktatörlüğü diyeceğim ama ona da başka bir şarkıda değinmiş. Neyse siz büyüyüp gelişin, isyana gelin, direnin. Devrimi sağlam kazığa bağlayıp gerisini Otep'e bırakın. Yarın sınavda Otep'i soracaklar size zaten!

  • Sweet Tooth:
Şahsi kanaatimce albümün bombası, lokomotifi, şimendiferi, marşandizi, balı, kaymağı... Bir grubu sevme nedenim, hep yapmak istediğim şarkıları yapıyor olmaları ve bir şarkıyı sevme nedenim de hep yapmak istediğim şarkı olması. Sweet tooth gayet basit bir şarkı, ritmi doğru düzgün, vokali oturaklı, nerede ne zaman fırlayacağı belli.

Ama hepsi bu mu? Değil.
Klasik sınavda "Bateri insanın kanını nasıl çekebilir, nasıl iliklerini buzzz gibi edebilir?" gibi bir soru gelirse direk bu şarkıyı yazın. Cep telefonlarınızın kısa mesaj bölümüne "Ruhunuzu kör bıçakla kanırta kanırta oymasını istediğiniz şarkı cebinize gelsin" önerisinin cevabı olarak bu şarkıyı yazıp yollayın. İsveçli bilim adamları bu şarkı ile "Distortionla istenmeyen tüylere son, kulak pasına son, kalp çarpıntısına son" versin.

Daha da birşey demiyorum.

  • Smash The Control Machine
İşte proleteryayı ayaklandıran, aynı zamanda single'ın da yapıldığı parça.
Ayrıca ilk klip de buna çekildi. Şarkıdan önce klibe de dikkati çekmekte yarar var. Çünkü Otep ilk defa bu kadar "clean", bu kadar temiz, anlaşılır, net! İlk defa yüzünü bu kadar tertemiz (eh), üstünü başını adam akıllı (gerçekten), hareketlerini derli toplu (ehuehue) görüyoruz. Görüntüler de özel gözlüklerle izlenildiği zaman 3D etkisi verecek şekilde çekilmiş gibi ama gözlüksüzken de o his geliyor.

Adından tahmin edileceği gibi, klipte de eleştiri ve hakaret görüyoruz. İçi jilet gibi çarklarla dolu kapalı bir kutu içerisinde hapsolan ve narin orta barnahlarını, saniyeler önce salladığı Amerika bayrağına ithaf eden Otep, elinde beyzbol sopasıyla sağa sola meydan okuyor, hareket çekiyor.Arasıra Amerikan gençliği içerisinde ezilip giden güzel bir dilber arz-ı endam eğliyor. En nihayetinde klip, bu kontrol mekanızmasının mavi ekran vermesiyle nihayete eriyor.

Otep'in daha önce hiç kullanmadığı bir ses efekti olarak "kalabalığa hitap eden lider" efekti pek çok yerde kullanılmış ve şarkıya da gayet uymuş. Otep'in vokalini ve grubunu çok çok iyileştirdiğinin anlaşıldığı parçalardan. Zaten gariptir ilk defa bir albüm sonrası grup üyelerini değiştirmeden bir başka albüme geçmiş ve bu yüzden şarkıların çoğunda önceki albümün tınıları var.

  • Head of Medusa
Klasik bir Otep şarkısı. Gece yarısı saat 12'yi vuran eski rakkaslı saatler gibi bir bass girişi, yırtan ama çok fazla sarsmayan vokal, sakin ara sözler, kopan ritm. İlk bakışta sanki geçen albüm için yapılmış ama albüme konulmamış bir şarkı gibi geldi bana.

  • Numb & Dumb
Ritm olarak biraz "Sweet Tooth" u andırıyor. Ama bu onun daha serti ve bateri de nakaratlar dışında daha az baskın.

Şarkıda adı gibi gerçekten bir uyuşma hali sezilebiliyor; bunu şarkının sonundaki saniyeler süren seslerden de anlayabiliyorsunuz. Ve nakaratlar, yakalandığı ağdan kurtulmaya çalışan bir balık gibi.

  • Oh, So Surreal
Yine bu albüme özgü olduğunu hissettiren parçalardan. Şarkı genel olarak yavaş ve çocuk kaçırmaya çalışan bir psikopatın tekerlemesi gibi bir havası var.

Hele bitişi tam bir şımarık çocuk havası , "şekerimi vermezsen tenasül organını keserim" dermiş gibi.

  • Run for Cover
T.R.I.C. diye bir şarkı duymuş muydunuz? Otep'in şarkısıydı. Rap vokali de gayet güzel yapabileceğinin göstergesiydi. Bildik rapçilerin birbirilerine Diss atarkenki yapmacık öfkelerden değil de gerçekten birilerine öfkelendiğini hissedebiliyordunuz.

Eee? Ne olmuş yani?
Hiç canım, "Run For Cover"in ondan tek farkının ritmi ve sözleri olduğunu söyleyecektim.

Ha ama gaz mıdır?
Hemi de Aygaz!

  • Kisses & Kerosene
Oleeey, yuppiii, yaşasııınn!!!
Otep albümlerinin en sevdiğim tarafı, şarkıları şöyle bir kenara bırakıp, fonda ha patladı ha gümbürdeyecek gibi her an kopmaya hazır fakat kendi içinde anlamlı bir enstruman hengamesi varken Otep'in gelip kısa kısa, bir kaç kelimelik cümlelerle birşeyler anlatması ve yeni şarkıya geçmesidir.

Burada da bundan vazgeçmemiş.
Yalnız eskiden daha fazla yapıyordu bunu, hatta ilk albümü "Sevas Tra"nın yarısı böyle şarkılardan oluşuyordu, bu albümde bunu sadece bir kere yapmış.

Başka yapan bir grup, sanatçı, aktör, pilot, kasap görmedim. Tamamen Otep'e özgü!

  • Unveiled
Az önceki şarkımsı ses topluluğu, işi bu şarkıya bağladı. Lakin bunda da pek bir şarkı havası algılayamadık.

House of Secrets albümündeki "Gutter > Autopsy Song" geçişini ve parçaların kendilerini hatırladınız mı? İşte onların arada edinilen tecrübelerle bu yeni albüme aktarılmışı gibi düşünün.

Yada düşünmeyin, direk dinleyin.
Çünkü "Smash the Control Machine"in gerçekten kendine özgü, yepyeni bir tarzı var.

  • UR A WMN NOW
Hayır, kız arkadaşıma mesaj atmıyorum, msn'deki birbirinden çeşitli hatun çeşnime (!) de gıpraşım göndermiyorum. Albümde adı böyle yazıyor işte, napiim yani?

"You are a woman now" yazın, güzel İngilizcemizi koruyun diyorum ama anlatamıyorum. Bu akılla daha siz gider "merhaba" yerine "mrb" da yazarsınız, kimbilir daha neler de yaparsınız, sonra "-de"nin hal eki olduğu zaman mı yoksa "bile" anlamıyla kullanıldığı zaman mı ayrı yazılacağı hakkında birbirinize girersiniz...

Neyse efendim ne diyorduk?
Dilimiz, dimağmız iflas ediyorduk bu şarkı karşısında.
Çünkü Otep'in ilk defa "Perfectly Flawed" adlı şarkısıyla denemiş olduğu ballad okuma olayı burada da karşımıza çıkıyor.

Üstelik bu seferki tam ballad, böyle arasıra distorşın yapan gitarlar da girmiyor.
Hatta modernize etme adına sadece bass var, onun dışında viyola, keman, piyano...

Müthiş sakin, müthiş duygulu hatta... Böyle bir albümden, hatta vokalden beklenmeyecek kadar hemde!

Britney's Pears adlı popostrofobinin "I'm not a girl, not yet a woman" diye bir şarkısı vardı. Henüz sözlerini tam kavrayamamış olsam da konu olarak ona yakın birşeyler olabilir ama bu şarkı bir Otep şarkısı!

Halen şoktayım.
Bu kadar hafif, duygulu, su gibi tertemiz bir şarkı beklemiyordum!

  • Serv Asat
Eeeh ama, Bismillah deyip gelin be kızım. Az önceki ipek gibi şarkıyı bitirip hemen bir öfke krizine girmek gerekiyor muydu yani?

Bu albüme özgü, farklı bir söz yazım stili denemiş Otep, bu belli.
Bu şarkı da bunun bariz örneklerinden biri.

Sözlerde tek vuruşluk ritm kaybederek mısra sonunu ritmi yakalayacak bir mezurla tekrar düzeltme gibi bir özelliği var nakaratında. Hassas kulaklar hemen yakalayacaktır.

Bu arada ben bu şarkının anlamını evirdim çevirdim çözemedim.

İlk defa "Sevas Tra" albümünde görmüştüm de "Art Saves"in tersten yazılışı olduğu çözmem iki yılımı almıştı.

Ama bu Serv Asat tersten de okuyunca anlamsız, düzden de okuyunca anlamsız..

Başta hazır böyle isyandan, direnişten falan girmişken, acaba Serv kelimesi de "Serf", yani feodal şövalyeye bağlı köylü gibi bir anlam mı içeriyor acaba demeden edemedim.

Sonradan anladığımız vech ile bu da "Art Saves"in farklı yazılış şekillerindenmiş, öğrendik, müeddep olduk.


  • Where The River Ends
Sweet Tooth'tan sonraki ikinci favorim.
Genellikle "şarkı söylemek"ten ziyade "şarkı okumak" gibi bir tarzı tercih eden Otep hanım kızım bu şarkının nakaratını hem scream yaparak hem melodiye uyarak söylüyor.

Dediğim gibi, geçen albümdeki kendini geliştirme işini, bu albümde fesfeci ilerlettirttirtmiş.

Ayrıca şarkı boyunca sürekli bir "sitar" tonu var ki bu da ayrıca bir "abooowww" faktörü oldu benim için. Hatta birazdan Anoushka Shankar çıkacak, Hindular "Hari Oum" diye mantralar okuyacak falan da zannetmedim değil hani.

Bu arada ilk dinlediğimde rahmetli Barış Manço'nun "Nick the Chopper" şarkısıyla feci bir benzerlik de kurdum, ama alakası yoktur muhtemelen.

  • I Remember:
Korku filmlerinde beni en çok korkutan anlardan biri de monoton, hızlı ve git gide yükselen bir sesle sürekli aynı kelimenin söylenmesidir.

İşte bu şarkı da aynı böyle.

Allah'tan Hidden Track yapmışsın bunu be Otep. Korktum annecim korktum, tamam, altıma itina ile ettirdin. Şimdi aralarda psikopat psikopat kahkahalar da at, tam olsun.

Aferim onu da yaptın, oldu olacak şarkının ortasında fısıltılara geç ki az sonra çok feci kopacağını zannederek iyicene gerilim olayım.

Ah ne güzel ne güzel, bir de bütün bu işkenceyi aralarda uğultulu çığlıklar atarak 8 dakikaya yay ki kalbime insin, tam olsun.

-----------------

Albüm bitti, afiyet olsun...
(^_^)

-----------------

Yırt be anam babam, yırt be yiğidim, yırt be aslanım, batsın bu dünya...

0 Yormuyorum: